“Kapalıyız.” dedi görevli. “Nasıl yani, yarım saattir bekliyorum. Benden öncekileri almıştınız!” dedim biraz kızgın bir ifadeyle. “Beyefendi, görmüyor musunuz? Sistem çalışmıyor.” dedi görevli, sanki benim sistemin çalışmasını sürekli kontrol etmek görevimmiş gibi. “Eeee sonuç? Bilgisayarlar çalışmayı durdurdu diye doktoru göremeyecek miyim?” diye sordum, umutsuzca bir yanıt bekleyerek. “Bilmiyorum.” dedi ve suratını arkaya döndü. Belli ki artık soru sormamı istemiyordu. Doktorun odasına gittim ben de. Eskiden bilgisayar mı vardı? Asıl olan insanlar değil mi? diye düşünerek kapıyı çaldım girdim içeri. “Doktor bey, ben…” diyordum ki “Sistem çalışmıyor, lütfen bekleyin.” diyiverdi. İnsanlık tarihi binlerce yıldır tıp biliminin şu anki haline gelebilmesi için çaba sarf etmiş ancak son 30 yıldır gelişmekte olan bilgisayar sistemlerine mağlup olmuştu. Üşenmedim kapısında “Bilgi İşlem” yazan odayı buldum. Kapıyı çaldım ve girdim. “İyi günler, sistem ne zaman geri gelecek acaba” diye sordum. “Bilmiyoruz, sorun bizden kaynaklanmıyor. SGK’nın sistemi çalışmıyor.” yanıtına “Anladım.” diye karşılık verdim. Anladığım şu idi. Sorun onlardan kaynaklanmıyordu belki ama mutsuz olan onların müşterisiydi. O halde sorun onlara aitti çünkü benim anlayışıma göre eğer sorunları kendi üzerimize almazsak çözümü bir başkasından beklememiz gerekir ki bu durumda çözüm hiçbir zaman gerçekleşmeyebilir.
O gün sistemin geri gelmesini beklerken neden böyle bir durumla karşılaştığımızı düşündüm.
Klasik bilişimci anlayışı
Bilgisayar sisteminin çalışmadığı zamanlarda hizmetin aksamaması için yapılacaklar da sistemin içerisinde tanımlı olmalıdır. Klasik bilişimciler sorumluluklarının bilgisayar sistemi canlı kaldığı sürece devam edeceğini düşünürler. Halbuki bilgisayar sistemlerinin bir kurumun işleyişinde amiral gemisi rolü oynamasından bu yana bilişimcilerin de görev ve sorumlulukları genişlemiştir. Bilişim uzmanları daha proaktif olmaları ve sadece bilgisayar sisteminin sağlıklı ve sürekli çalışmasından değil çalışmaması durumunda yapılacaklardan da sorumlu olmaları gerekir.
İnsan odaklı olmayan sistemler
Aslında en başından itibaren uzmanlar sistemi insan odaklı olarak tasarlamış olsalardı yukarıdaki gibi sorunlarla karşılaşılmazdı. Burada yapılmış olan ise işletme odaklı bir tasarımdır. Amaç kayıtları tutmak, rapor etmek, hata ve kaçağı minimize etmektir. Halbuki yaptığımız her şeyde tek gerçek amaç vardır o da insanın mutluluğu. Gelecek sadece mükemmel analitik düşünme yeteneğine sahip bilişimcilerin değil insan psikolojisini anlayan, ruha dokunur tasarımlar yapabilen ve yaratıcı çözümler ortaya koyabilen bilişimcilerin olacaktır. Belki de mühendislik fakültelerinin bu değişime ayak uydurması için ders planlarını gözden geçirme zamanı gelmiştir.