Fotoğraf © Serdar Yağcı
20 yıl önce okuduğum bir düşünce kitabının sayfalarını karıştırırken altını çizdiğim bazı satırları fark ettim. Geçen zamanın hayata bakış açımda neleri değiştirdiğini merak ederek okuduğum bu satırları sizinle paylaşmak istiyorum.
- Sizin başkalarına olan sevginiz sizin kendinizi bilmenizin sonucudur, nedeni değil.
- Yapılmaya değer tek yardım, yardıma muhtaçlıktan kurtuluşu sağlamaktır. Tekrarlanması gereken yardım asla yardım değildir. Siz bir başkasına yardımdan söz etmeyin, eğer onu bütün yardım gereksinimlerinin ötesine geçirebilmiş değilseniz.
- İçinde bulunduğuınuz zorluk hem gerçeği istemeniz hem de ondan korkmanızdır. Ondan korkuyorsunuz çünkü onu bilmiyorsunuz.
- Tezahür etmiş olan hiçbir şey, tezahür etmemiş olanı temsil edemez.
- Dünyaya sizin cahilliğe bir son vermenizden daha çok yardımı olabilecek başka bir şey yoktur.
- Dünya var değildir, yalnızca siz var olansınız. Siz dünyayı hayalinizde bir rüya gibi yaratırsınız.
- Kendinize, hayat sahnesinde bir rol oynuyormuşsunuz gibi bakın. Gösteri muhteşem ya da acemice olabilir, fakat siz oyunun içinde değilsiniz, sadece seyrediyorsunuz.
- Bilmek zorunda olduğunuz geçmişte neyin olduğu ya da gelecekte neyin olacağı değil, neyin hep var olduğudur. Evreni yaratan sizin arzunuzdur. Dünyayı kendi eseriniz olarak görün ve özgür olun.
- Günahın anası olan cehalet eriyip gidince, kader, tekrar günah işleme zorlanışı da son bulur.
- Kaderin filmi içinden geçerek perdede görüntüler oluşturan sizin ışığınızdır. Siz seyircisiniz, ışıksınız, görüntüsünüz ve perdesiniz. Kader filmi bile kendi seçtiğiniz ve yüklendiğinizdir.