Ulusalcılık; Türkiye’de 2000’li yıllarda, Atatürk’ün öngördüğü tam bağımsızlık, ulusal sanayinin gelişimi, dışa bağımlılıktan kurtulma gibi hedeflerin terk edildiğine, devletin temel kuruluş ilkelerinden kopulduğuna ve ulusal çıkarların korunmadığına inanan; Uluslararası platformdaki ulusal davalardan ve diplomasideki kırmızı çizgilerden tavizler verildiğini, ülkenin iç işlerine Osmanlı Devleti’nin yıkılışındaki gibi yabancı devletlerce karışıldığını iddia eden siyasi akım. (Kaynak:Wikipedia)
Ulusalcılığın “tu kaka” ilan edildiği günleri yaşıyoruz. Dünyayı ve yaşamı çok iyi analiz ettiğini düşündüğümüz aydınlarımızın bir kısmı da bu akıma kapılmış durumda. Gerçekten haklı olabilirler mi?
***
Evren daima dengeyi arar. Denge, ayın dünya etrafında bir yörünge üzerinde dönmesidir, bir tablonun güzelliğidir, yaşamımızdaki huzurdur. Dengeler bozulduğunda savaşlar çıkar, doğal felaketler olur, sağlığımız bozulur. Ta ki denge yeniden oluşuncaya kadar…
İnsanın her şeyin üstünde olan içgüdüsü varlığını korumak ve türünün devamını sağlamaktır. Bunun için yaşam mücadelesi verir, çoğalırız. Ve teraziyi sürekli dengede tutmaya çalışırız. Terazinin dengesi bozulduğunda önümüze iki seçenek çıkar. Ya dengeyi bozan şeyi ortadan kaldırmalıyız ya da terazinin diğer tarafına başka bir ağırlık koymalıyız.
Kısa bir araştırmadan sonra bulduğum, gelişmiş ülkelerin milli marşlarındaki şu sözler dikkatimi çekti.
Amerika: Yüceltsin o Güç’ü, bizi bir ulus yapan ve ulus olarak tutan!
Almanya: Almanya, Almanya her şeyin üstünde. Dünya’daki her şeyin üstünde.
Japonya: Binlerce yıllık mutlu saltanat senin olsun.
Fransa: Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
İngiltere: Yurdu yiğitlerin ve özgür insanların, ülkesi bağımsızlığın …
Çin: Köle olmayı redediyorum…
İtalya: Birlik olalım, ölmeye hazırız…
Ayrıca ABD okullarında çocukların okudukları ant şöyle bitmektedir: Amerika Birleşik Devletleri’nin, bayrağına ve bölünmez cumhuriyetine sadakat göstereceğime söz veririm.
Yukarıda saydığım ülkeler bizim açımızdan terazinin bir tarafını oluşturmaktadır. Sorulması gereken soru Türkiye Cumhuriyeti olarak dengeyi korumak için terazinin diğer tarafına ne koyacağımızdır.
Bir ütopyam var. Sınırların, sınıf ayrılıklarının olmadığı bir dünya hayal ediyorum. Tıpkı John Lennon gibi.
Hayal et ülkeler olmasa
Bunu yapmak zor değil
Uğruna ölücek ve ya öldürülücek bir şey yok
Hayal et bütün insanların
Barış içinde yaşadığını
Eminim ki “Yurtta barış, dünyada barış” diyen Atatürk’ün de hayaliydi bu. Ancak, bu dünyada diğer ülkeler var olduğu sürece bağımsız Türkiye Cumhuriyeti de var olmak durumundadır. Başka bir deyişle, terazinin bir tarafına ağırlık koymazsak bertaraf oluruz.
Bir gün John Lennon ve Atatürk’ün de hayalleri gerçekleşecek. Bundan eminim. Önemli olan, o güne doğru tüm dünya ülkeleri olarak hep beraber ilerlerken dengelerin kendi aleyhimize bozulmasına fırsat vermeden varlığımızı korumak, adilce paylaşmak, sömürmemek ve sömürülmemek.
ulusalcılar ve karşıtları, yani ya senin aktardığın gibi bunları isteyenler var: “Türkiye’de 2000′li yıllarda, Atatürk’ün öngördüğü tam bağımsızlık, ulusal sanayinin gelişimi, dışa bağımlılıktan kurtulma gibi hedeflerin terk edildiğine, devletin temel kuruluş ilkelerinden kopulduğuna ve ulusal çıkarların korunmadığına inanan; Uluslararası platformdaki ulusal davalardan ve diplomasideki kırmızı çizgilerden tavizler verildiğini, ülkenin iç işlerine Osmanlı Devleti’nin yıkılışındaki gibi yabancı devletlerce karışıldığını iddia eden siyasi akım”
karşıt kabul edilenler de yukarıda aktardıklarının tam zıddını isteyenler mi oluyor?:))
arası, önü, arkası, yanı vs. yok mu yani?
Sevgili Çağrı,
Ulusalcılığın tanımını Wikipedia’dan aldım. A = B ise ve B C’ye eşit değilse bu durumda A da C’ye eşit değildir demek durumundayız. Bir fikir ortaya atılırken bir baz da koymak lazım. Öte yandan bu tanımın bir kısmına katılınabilir, bir kısmına katılınmayabilir. Bu durumda bu kişi ulusalcı mıdır yoksa değil midir tartışılır. Belki de ılımlı ulusalcıdır. 🙂 Normal değerlerin sürekli değişim halinde olduğu bir dünyada tanımlar da sürekli değişebilir.
mühendissin,konuya da öğle yaklaşmışsın ama öyle olmuyor işte ben yıllardır chp gibi gerizekalı bir partiye oy veriyorum,herkes anap yada doğruyola verirkende veriyordum
Belki doğru bakış açısı mühendisinkidir. Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir. Belki okyanusun altında yaşayan balıklar değil de bizlerizdir. 🙂