Anasayfa / Anı / Sır
Sır

Sır

Fotoğraf© Müjdat Üzel

Kadını daha eskiden tanımıyorsanız önceden nasıl birine benzediğini asla tahmin edemezdiniz. Şimdi keldi. Kirpikleri bile yoktu.Dosya kağıdı gibi bir rengi ve o kadar boş bakışları vardı. Baktığı yerde ambulansın yan kaportasıydı. Bir amaçla bakmıyordu. Sadece gözleri açıktı.

İki oğlunu besleyen bir zamanlar kocasının aklını başından alan memelerinin ikisini de almıştı cerrahlar. Balık temizler gibi temizlemişlerdi kadını. Işın ve ilaç tedavisi kanserden çok kadına etki etmiş gibiydi.

Az önce yoğun bakımdan çıkarmışlardı. Kocası göğüslemişti söylenenleri. Durumu ağırdı, yapacak bir şey yoktu. Kesecek yer kalmamıştı. Kanser kemiğe sıçramıştı. Beyne yayılması an meselesi idi. Bilinci bulanacaktı. Görmek istediği varsa çağrılmalıydı. O uzun seyahate evden uğurlayın demişlerdi işte. Adam son iki yıldır yaşadıklarından sonra bu sözleri sindirmekte hiç zorlanmadı. O kadar çok acı çekmişlerdi ki artık ölmesini istiyordu karısının. Gizlice döktüğü göz yaşlarında böyle hissettiği için duyduğu suçluluğun payı vardı. Odasına girmeden karısının iniltilerini duyar, kapıdan kaçıp gitmek için duyduğu büyük istekle savaşır, odanın önünde çömelip dakikalarca ağlar ve ondan sonra girip tutardı karsının ellerini. Nefesi başka kokan, bakışı acı dolu olan karısı mıydı emin olamazdı bazen. Derisi ipe asılmış çamaşırlar gibi bol gelirdi kemiklerine. Sürgüye yattığı yerden ıkınırken kızaran kadın kocasına bakamaz, utanırdı. Kocasına, sürgüyü tutmaktan çok bunu karısının gözlerinde görmek zor ve acı gelirdi. İkisininde elinde değildi. Kadın utanıyor adam bunu değiştirecek hiçbir şey yapamıyordu. İşte karısından arta kalanların çektiği acı ve utanç adamı bitiren asıl şeydi artık.

Sert bir sesle sürgülü kapıyı birisi kapattı. Birkaç gün sonra cenaze aracının kapsını yine bir başkası kapatacaktı, adam bu anı hatırlayacaktı. O gün adamın çektiği acının yerini buz gibi bir boşluk alacaktı. Hiçbir kadının bir daha dolduramayacağı bir boşluk. Hiçbir sobanın ısıtamayacağı…

Yanlarına görevli bir hemşirenin binmesi ile ambulans hareket etti. Sürgülü camdan başlayan esinti içerde biriken kauçuk ve ilaç kokusunu biraz dağıttı. Adam ara sıra aradaki camdan şoföre yol tarif ediyordu. Son durak işte diye mırıldandı kendi kendine. Evleri son durak olmuştu karısı için.

Kadın birden bire sedyeden kafasını kaldırdı. Sanki nerede olduğunu yeni anlamıştı.

‘Şoför Bey!’ diye seslendi aniden. Herkes dikkat kesildi. Coşku doluydu sesi. O yorgun kadından beklenmeyecek bir sırıtış yayıldı yüzüne.

‘Şoför Bey! Şu sireni açta havamızı bulalım!’ diye bağırdı kadın. Adam evlendiği kızı gördü o seste. Ufak bir tereddüt geçiren şoförün sireni açmasıyla herkes gülmeye başlamıştı. Her şey bir oyun oluvermişti.

Kadın her ambulans geçerken dua ederdi içindeki hastalar için.

‘Sireni duyup benim içinde dua ederler belki’ diye düşünüyordu o anda.

Kocasından sakladığı tek sır beraberinde mezara götüreceği bu düşünceler olmuştu. Hiç kimse bilmedi bunları. Dua edenler bile..

Hakkında Müjdat Üzel

1970 model bir hekim.Kendisine ilginç gelen şeylerin peşine düşmesi en sevdiği özelliği. Bunlar insanların ilgisini çekmese de durum değişmiyor.

2 yorum

  1. Müjdatcım, harika bir yazı. Tasvirlerini çok sevdim. Hikayeyi kısmen bilmeme rağmen yine de zevkle okudum.

  2. Teşekkürler Serdar, sen beğendiysen olmuş demektir.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Scroll To Top