Doğanın her şeyi simetrik olacak şekilde biçimlendirmek gibi bir kaygısı olmadığını, bir manzaraya, ağaçlara, bulutlara baktığımızda görebiliyoruz. Buna rağmen gezegenimizdeki bazı canlıların dış görünüşlerinin simetrik olmasının onlar için bir faydası olmalı ki bu özellik milyonlarca yıl geçmişten bu güne gelişerek ve korunarak gelsin.
Bir bilgiyi ancak onunla aynı olması beklenen en az bir bilgiyle daha karşılaştırarak doğrulayabiliriz. Örneğin bir sisteme kayıt yaptırırken ilk belirlediğiniz giriş şifrenizi iki kere girmeniz istenir. Doğru veri girişi için iki şifrenin de aynı olması beklenir. Simetrik bir görsel de birbirinin kopyası iki ayrı bilgi içerir. Bir insana bakarken farkında olmadan onun sol yarısıyla sağ yarısını karşılaştırırız. Eğer iki yarısı arasında belirgin bir fark varsa bu durum bir anormallik olarak algılanır. Bedensel kusurların veya sonradan edinilen hastalıkların mükemmel bir simetri içinde kendilerini belli etmeleri beklenmez çünkü aslında simetri doğada kendiliğinden oluşması ihtimalinin çok düşük olduğu bir durumdur. Kısacası simetriklik, bize diğer insanlar hakkında sağlıklı olup olmadığı bilgisini veren basit ve kullanışlı bir doğrulama yöntemidir. İnsanların simetrik olmadığı bir dünyada suratın ortasındaki koca bir çıbanın bir hastalık durumuna işaret edip etmediğini kolayca anlayamazdık.
Karşı cinsin sağlıklı olup olmadığını anlamak önemlidir çünkü her insan kendi genlerini taşıyacak sağlıklı çocuklara sahip olmak ister. İnsanın dış görünüşünün simetrik olması özelliği günümüzden milyonlarca yıl öncesindeki uzak atalarımız için sağlık durumu tespitinde kolaylık ve avantaj sağlamış ve cinsel seçilim yoluyla pekiştirilerek gelecek nesillere aktarılmıştır. Güzel insanlardan hoşlanırız, çünkü güzellik simetriği, simetri sağlığı, sağlık türün devamını işaret eder. Bu yaklaşım, simetriklik özelliğinin okyanus derinliklerinde yaşayan mercanlarda veya bir zeytin ağacının gövdesinde değil de neden daha çok eşeyli üreyen ve eşlerini kendi seçen canlılarda gözlendiğini de anlatır.
Ancak simetrinin tek nedeni cinsel seçilim değildir. Bir Ferrari düşünün, sol aynası diğerinin iki katı büyük olsun. Bu araba yüksek hızlarda sola çeker. Bu durumu telafi etmek için araç ekstra enerji harcamak zorunda kalır. Doğada avını yakalamak veya düşmanlarından kaçmak için hareket etmek durumunda olan her canlı bu faaliyetlerini mümkün olan en az enerjiyle, en yüksek verimlilikte icra edebilmek için mükemmel simetriye doğru evrilmek zorundadır. Simetrisi bozuk olan bireyler bu dezavantajlarından dolayı aç kalarak veya avlanarak ölür ve genlerini gelecek nesillere aktaramazlar.
Yukarıda bahsettiğim kuralların hiç birine uymadığı halde simetrik olan nesneler de vardır. Örneğin Elma. çilek, karpuz gibi meyveler. Manavdan elmaları seçerken mükemmel simetriye sahip olanları mı yoksa eğri büğrü olanları mı seçme eğilimindesinizdir. Simetri takıntımız yüzünden, sağlıksız olduğu ön yargısıyla, yamuk bir elmayı yemek istemeyiz. Çiftçi malını satabilmek için simetrik elmalar veren ağaçların tohumlarından yeni ağaçlar üretir, simetrik olmayan meyveler veren ağaçları da keser ve ürettiği meyvelerden en simetriklerini vitrine koyar. Böylelikle suni seçilim ile simetrik olmalarını istediğimiz nesneler daha simetrik formlara doğru evrilirler.
Siz sormadan ben sorayım. Peki o zaman yemediğimiz halde bir zeytinin çekirdeği neden simetriktir? Aslında meyveler, hayvanlar onları çekirdekleriyle beraber yesinler, sindirilmeyen çekirdekler dışkılama yoluyla başka yerlere taşınsınlar, böylelikle ağaçların tohumları geniş alanlara yayılabilsin diye evrimleşmişlerdir. Tam simetrik, yumuşak kenarları olan bir çekirdeği mi daha kolay ve farkında olmadan yutarsınız yoksa girintili çıkıntılı ve simetrik olmayan bir çekirdeği mi? Muhtemelen geçmişte simetrik olmayan, yamuk formlarda zeytin çekirdekleri de olmuştur ancak o çekirdeklere sahip ağaçlar tohumlarını yayamadıkları için türleri tükenmiştir.
Sonuç olarak, simetri her yanımızı kaplıyorsa mutlaka bir nedeni vardır.
Evrim en büyük genetik mühendistir ve simetri dahil bir çok mükemmel sonuç üretmiştir.
Üretmeye de devam ediyor 🙂
Altın oran’da bununla ilgili sanırım.
Anormallere yer yok mu demeliyiz o zaman. Kafası karışıyor insanın…
Fotoğrafta simetri ve altın oran konusuyla ilgili olarak daha sonra bir yazı yazmayı planlıyorum. İki konu farklı.
Evrim, mutasyonlar ve doğal seçilim kavramları üzerinde durur. Mutasyonlar dediğimiz aslında anormallerdir. Başka bir deyişle evrim anormaller sayesinde vardır. Anormal durumlarla hiç karşılaşmamış olsaydık değişim diye bir şey olmazdı. Einstein’ın bir sözü vardır. “İlk bakışta anormal gelmeyen hiçbir fikirden hayır gelmez.” diye.
Bugün tüm dünyayı radyasyona boğacak devasa bir atom bombası patlasa, o günkü şartlar gereği yaşama şansı bulamayan bütün türler yok olduğunda bu dünyanın normali hamam böcekleri olurdu. Anormallik göreceli bir durumdur. Zamana, mekana ve şartlara göre değişkenlik gösterir.
Doğayı ve onun yasalarını algılarken insan bakış açısıyla duygusal bir yoğunluk içinde yorumlamayı tercih ediyoruz. Sanki evrimi duyguları, acıması olan bir varlık gibi düşünüyoruz. Oysa doğa yasaları çok basit ve nettir. Çok iyi ve vicdanlı bir insan gökdelenden düştüğünde yerçekimi yasaları onun için bir seferlik kıyak yapmaz. Evrim de böyledir. Anormal durum türün devamını tehdit ediyorsa, bir avantaj sağlamıyorsa yok olur. Bu böyle olmasaydı bugün biz olmazdık.
Katkınız için teşekkür ederim…
Çok faydalı bir açıklama oldu bana, asıl ben teşekkür ederim.
Görecelilik, üzerinde sık sık düşünülmesi gereken “ana” bir konu gibi.