Bel Fıtığı İseniz Bir İhtimal Daha Var

Ankara’da yaşadığım yıllarda bütün köprü altı duvarlarında sprey boyayla “Bel Fıtığı 0312….” şeklinde bir telefon numarası yazardı. Her arabaya bindiğinde işe gidinceye kadar karşısına 10 kere bel fıtığı yazısı çıkan birisi ister istemez bel fıtığı olurdu. Ben buna psikolojik şartlanma diyorum. Nitekim internette yaptığım kısa bir araştırma sonucunda bu saptamamı doğrulayacak bazı bilgilere ulaştım.

ABD’de bel ağrısı çekenlerin %20’isine bel fıtığı teşhisi konulurken ülkemizde bu oran %81. Bu büyük farktan teşhiste yanlış yapıldığı sonucuna varabiliriz. Her bel ağrısı bel fıtığı olarak değerlendiriliyor, oysa bel ağrısına yol açan 59 çeşit hastalık var. İnsanlar yaşamları boyunca en az bir kez ciddi bel ağrısı çeker! Bel fıtığı ise her yüz kişiden beşinde görülebilir.*

Bu durumdan ben de nasibimi almıştım. 20’li yaşlarımda başlayan ağrılarımın nedenini köprü altlarındaki yazılara dayanarak beyin cerrahlarıyla beraber bel fıtığı olarak teşhis etmiştik. Ancak değildim ve bu yanlış teşhis bana zaman kaybettiriyordu. 2002 yılında 7 yıllık bir gecikmeyle de olsa doğru teşhisi bulduk. Bu konuda da yaptığım bir araştırmada şu bilgiye ulaştım.

Ankilozan Spondilit hastalarının yüzde 33’üne yanlışlıkla bel fıtığı teşhisi konulduğu, yüzde 7’sinin ise bel fıtığı ameliyatı olduğu ortaya çıktı.*

Tüm hastalara önerim şudur: Kendinizi tanıyın, her insanın doktoru ilk önce kendisidir. Bir doktorun size neyinizin olduğunu söylemesi sizin %100 öyle olduğunuz anlamına gelmeyebilir. Kendi bedeninizden siz sorumlusunuz. Yarın öldüğünüzde toprağın altına doktor değil siz gireceksiniz. Sadece yediğiniz, içtiğinizden, aldığınız ilaçtan değil bir doktorun size koyduğu yanlış teşhisten de siz sorumlusunuz. Araştıracaksınız, okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Yıllar sonra sakat kalırsanız, yukarıdaki rakamlarda istatistiki bir bilgiden öte değeriniz olmadığını bilin çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Bir doktordan aldığınız teşhisi başka bir doktora daha doğrulatın. Bu hareket hiçbir şeyi garanti etmese de, hata ihtimalini azaltır. Tıp halen belirsizliklerle dolu bir bilimdir. Hiçbir doktordan neyiniz olduğuyla ilgili de %100 doğrulukta bir yorum yapmasını bekleyemezsiniz.

Eğer 30 yaşının altında ve bel fıtığı teşhisi konulmuş birisi iseniz, aşağıdaki belirtilerin sizde olup olmadığını düşünün.

• Sabah tutukluğu (sabahları kalkınca hissedilen, gün içerisinde azalan, eklemlerdeki HAREKET KISITLILIĞI ve ağrı)
• Eklemlerde (mafsallarda) ağrı ve soğuk, yağışlı havalarda eklem ağrılarının artması
• Sırt ağrısı
• Halsizlik (nedeni belirsiz ve anormal bir şekilde sürekli halsiz olma)
• Fenalık hali (Duygusal bir nedenden kaynaklanmayan ve sıradışı bir şekilde kendini iyi hissetmeme)
• Kan bağı olan, birinci derecede yakın akrabalarda (anne, baba, kardeş) iltihaplı eklem romatizması
• Uzun zamandır (haftalar veya aylardır) süregelen, soğuk algınlığı gibi bildiğiniz bir rahatsızlıktan kaynaklanmayan, sebebini kestiremediğiniz hafif ATEŞ
• Kilo kaybı (Son 6 ay içerisinde vücut ağırlığının %10’dan fazlasının İSTEM DIŞI kaybı)
• Bir DOKTOR tarafından teşhisi konulmuş üveit adlı göz hastalığı