Kurallar yüzünden mi şehircilik anlamında kendimi iyi hissetmediğim bir şehirde yaşıyorum yoksa kuralsızlıklar, yanlış kararlar sonucu mu şehir bu hale geldi, getirildi? Ya da kuralları koyan mekanizma mı doğru işlemiyor? Denizli’de şehircilik ve mimari anlamda kararları verenler kimler? Neye göre karar veriyorlar? Buna karar veren mekanizmayı oluşturanlar hangi meslek gruplarından oluşuyor? Hemen hepsinin mimar, mühendis ve şehir plancısından oluşması gerekmez mi? Ve hatta bu mimar, mühendis ve şehir planlamacıların söz sahibi olabilmeleri için kendi meslek dallarında başarılarını kanıtlamış olmaları gerekmez mi? Şehre karar veriyorlar çünkü. Şehrin kimliğinin %90’ını oluşturan binalarımızda ve dolayısıyla insanlarımızın yaşam şeklinde, günlük psikolojimizde etkililer çünkü.
Gerçekten merak ediyorum. Yönetmeliklerdeki şehirden şehre, ülkeden ülkeye değişen bina yüksekliklerine kim karar veriyor mesela? Çatı planlarındaki sürekli değişen yönetmelikleri neye göre belirliyorlar? Ya da bundan birkaç sene öncesine kadar binaların üst katlarında ön cephelerde cephenin yarısı kadar fakat yan cephelerde üçte biri kadar kapalı çıkma hakkı yönetmelikte hangi matematiksel hesaplarla belirleniyor? Neden yarısı? Neden önce cephede yarısı, neden yan cephede üçte biri? Bu yönetmeliğe göre projesini çizmeye çalışan mimara iç mekan kurgularken hiç mi acımıyorsunuz? Ya da hiç mi mimar yoktu bu karar alınırken aranızda? Siz bu kararları hiçbir matematiksel dayanağı olmadan belirliyorken, evinde kullanışsız bir odada yaşamak zorunda bıraktığınız kullanıcıya hiç mi acımıyorsunuz?
Binalardaki yangın yönetmelikleri neden sık değişiyor ya da yangın yönetmeliğini hazırlayanlar hiç mi mimarı danışmana ihtiyaç duymuyorlar? İki cephesi olan Çınar’da yaptığım 3 katlı bir dershane projesinde dış cephede yangın merdiveni yapma zorunluluğum varken ve tüm projeyi buna göre şekillendirmek zorunda kalıp içime sinmeyen bir kütle çıkarmak zorunda kalmışken şimdi neden sadece yangın holü ile çözülebiliyor bu durum. Belediyemizin itfaiye ekiplerinin tecrübe kazanmışlığıyla alakalı bir durum mu bu?
Sığınak hesabı neden sürekli değişiyor? Ya da hangi ülkelerde konutlarının altında sığınak yapma zorunluluğu var ve bundan dolayı yaşam şekilleri etkileniyor? Son yönetmeliğe göre sığınak hesaplamalarında daha esnek davranılmaya başlanıldı. Acaba ülkenin savaş riski mi azaldı da değişti bu yönetmelik? Ya da neden mimar savaş riskine göre projesini tasarlamak zorunda kalıyor, kullanılması gereken alan bu kadar değerli ve önemliyken?
Çatı yönetmeliği neden sürekli değişiyor mesela? Çatının eğimi, çatı mahya maksimum yüksekliği neden değişken? Çatı arasında belediyenin izin verdiği kullanılabilir alan hesabına girmeyen alan neden hesaba girmiyordu da şimdi bu hesap tamamen değişti? Bu hesaplamalara göre binasının kütlesinde söz sahibi olamayan zavallı mimarın suçu ne? Bu düzen yüzünden son dönemlerde gördüğünüz yeni binaların hemen hepsinin çatısı birbirinin kopyası, bina kütlesi ile tamamen uyumsuz ve rahatsız edici…
8 eseri Unesco Dünya Mirasları listesinde yer alan İspanyol mimar Antoni Gaudi bu şehirde mimarlık yapmadığı için çok şanslı. Hemen hemen tüm mimari projelerine onay alabilmesi neredeyse imkansız bu yönetmeliklere göre. Gaudi’nin Casa Mila binası çatı eğim ve yükseklik sınırını geçiyor mesela. Casa Battlo bitişik nizam bina yönetmeliğinden dolayı komşu binalara fazla yaklaşmış, olmaz!
2003 yılında dünyaca ünlü mimar Jorn Utzon’a Pritzker Mimarlık ödülünü getiren 20. Yüzyılın önemli mimari eserlerinden sayılan Sydney Opera Binası’nın bu şehirde yapılması mümkün görünmüyor kat yüksekliği yönetmeliğine uygun olmadığı için ne yazık ki…
Tüm dünyada projeleri ödül alan, Avrupa’nın en başarılı mimarlık ofislerinden biri olan MVRDV mimarlık ofisinin projelerinden herhangi birinin Denizli’de uygulanmasına izin yok , kusura bakmayın! Yapılamaz, yönetmeliklerimiz izin vermez maalesef! O kadar konsol çıkmak da ne demek yahu? Halkımızın kafasına balkon mu düşsün, onu mu istiyorsunuz?
Kısacası gezdiğim, gördüğüm, bildiğim, beğendiğim, ya da tüm dünya tarafından beğenilmiş, başarılı bulunmuş mimari projelerin şehrimizde uygulanması pek mümkün görünmüyor. Mimarlık bu ülkede çok zor. Mezun olmak zor, gerçek mimar olmak zor. Olduktan sonra mimarlık mesleğini, mesleğin gerektirdikleriyle yapabilmek çok daha zor. Üniversite hayatı boyunca bize öğretilen proje tasarım süreçlerinden geçmek ve bunu uygulamak neredeyse imkansız! Kurallar, yönetmelikler olmasın demiyorum, kimse yanlış anlamasın. Sadece bunu yöneten mekanizma doğru çalışsın yeterli!